Karamollaoğlu: Tayyip Bey panikte, kaybetme ihtimali arttığı için her yola başvuruyor

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhur İttifakı’nın Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ile genişleme kararı için “Tayyip Beyi şu an birazcık panik içinde görüyorum. Kaybetme ihtimalinin arttığını görüyorum. Onun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyuyor” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde 4 adaylı yarış olmasının seçimlerin ilk turunu etkileyeceğine işaret eden Karamollaoğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin adaylığını ise “Kaybedeceğini bile bile seçime girmek başka niyet gerektirir” sözleriyle eleştirdi.

Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile “ittifak içinde ittifak” görüşmelerinin henüz sonuçlanmadığını belirten Karamollaoğlu, uzlaşma sağlanamazsa 81 ilde seçime gireceklerini ancak ortak listeden de aday gösterebileceklerini söyledi.

SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, BBC Türkçe’nin de aralarında bulunduğu bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı:

Gelecek ve DEVA Partisi’yle yürüttüğünüz “ittifak içinde ittifak” olarak tarif edilen formülde bir sonuca ulaşıldı mı?

Henüz bir neticeye varılmadı. Birkaç gün daha sabredeceğiz. Bu ittifakın olması hakikaten her üç parti için de önemli. Parlamentoda Millet İttifakı olarak bizim çoğunluğu teşkil edebilmemiz için de önemli. Çünkü ayrı ayrı seçime girdiğimizde aynı neticeyi elde edemiyoruz. Bundan dolayı da ittifak elzem gözüküyor ama nihayet bu tip ittifakları yapmak için işte partilerin yönetimleri, genel başkanları bir mutabakata varmak zorunda.

Eğer olmazsa nasıl bir formül bekleyelim?

Bu durumda biz seçime büyük ihtimalle 81 ilde tek başımıza gireriz. Tabii bu şekilde girince alacağımız neticeyi net olarak göremeyiz ama birlikte girdiğimiz zaman çok daha büyük bir başarı elde ederiz kanaatindeyim.

2018 seçimlerindeki gibi CHP veya İYİ Parti listelerinden de aday gösterir misiniz?

Böyle birkaç kişi olabilir ama onun için şimdiden bir söylemek doğru olmaz. O, belli kişilerin Meclis’te temsil edilmesini sağlayabilmek veya eğer ciddi bir netice elde edemezsek Meclis’te bizim sesimiz olabilecek birkaç kişinin olması için…Orası çok büyük rakamlar olmaz. Bazı iddialar dolaşıyor. Grup teşkil edecek kadar falan değil . O noktada şu anda bir şey söylemeyi, bunu bir pazarlık konusu vesaire yapmayı da doğru bulmam.

Erbakan’a: ‘Cumhurbaşkanı babanızı bırakıp gitti’

İttifak yasası değişince ortak liste zorunlu hale geldi görünüyor. Anlaşamazsanız parlamento çoğunluğunu elde etmeniz zora girmez mi?

Bu mevcut iktidar için de geçerli. Yani bir tarafta MHP girecek, bir taraftan MHP, AK Parti’nin listelerinden de aday gösterecek. Çünkü kendisinin grup kuracak kadar milletvekili çıkarma ihtimali zayıf gözüküyor. Bendeki kanaat böyle. Yeniden Refah “(seçime) gireceğiz” diyor. Öbür tarafta bulunmanın hikmeti ne? Siz sürekli olarak Cumhurbaşkanlığına karşı tavır sergilediniz. Cumhurbaşkanı, babanızı bıraktı gitti yeni bir parti kurdu. Şimdi arkasından sırf cumhurbaşkanını desteklemek için oraya gideceksiniz, bu tarafta yine seçime gireceğim diyeceksiniz. Tam bir çelişki bana göre.

Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılması sizi nasıl etkiler? Sizin tabanınızdan oraya bir yönelim olur mu?

Elbette bize etkisi olur, olumlu yönde faydası olur.

Benim kanaatim şu; Tayyip Bey elbette Meclis’teki çoğunluğu da dikkate alacak ama esas itibariyle Cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu partilerden azar azar da olsa oy devşirebilirse bu kendi avantajına. HÜDA PAR için ortaya konan rakamlar belli. Buna demek ki ihtiyaç duyuyor. Onun için ben Tayyip Bey’in yaklaşımı, nerede küçük de olsa bir oy potansiyeli görüyorsa onu almak, 50 bin, 100 bin, 25 bin…Onu kazanabilmek için bir hamle yapmayı gerekli görüyor.

‘Daha fazlasını kaybetme ihtimali olabilir’

HÜDA PAR’ın ittifaka dahil olması Kürt seçmeni nasıl etkiler?

Yani Tayyip Bey orada somut bir tabanın oyunu almak istiyor. HÜDA PAR’a bugüne kadar oy vermiş olanlar bu seçimde Tayyip Bey’e oy verebilirler ama Kürt seçmen oraya oy verenlerin çok çok fevkinde bir seçmen adet olarak. Yani belli miktarda insanı buradan kazanacağız derken daha fazlasını kaybetme ihtimali de olabilir.

Neticede Tayyip Bey’i şu an biraz panik içinde görüyorum. Kaybetme ihtimalinin arttığını görüyorum. Onun için de her yola başvurmaya ihtiyaç duyuyor, her çareyi arıyor. Bundan dolayı da insan çok rahatlıkla hata yapar. Hata da buradan kaynaklanıyor. Yani benim şu oyu alırken neyi kaybederim düşüncesi orada yürümüyor anladığım kadarıyla.

‘Gerekirse idam cezası verilmeli’

6284 sayılı kadına şiddetin önlenmesi yasasıyla ilgili tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi meselesi ile ilgili olarak her fırsatta dile getiriyoruz. Kadına şiddetin önlenmesi devlet için bir vecibe. Bunu mutlaka sağlamak icap eder. Ama bugüne kadar alınan tedbirler bunu sağlamadı. Gerekirse daha yaptırım gücü fazla olacak tedbirlerin alınmasına ihtiyaç var. Ben misal olarak söylüyorum. Bir insan çıkacak, kendi çocuklarını, eşini hiç acımadan hunharca katletecek. Gerekirse böyle durumlarda idam cezası bile getirilebilmeli.

6284’ün revizyona gidilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

Değiştirilmesi gereken noktalar olur. Biz kanunları Batı’dan olduğu gibi alıp Parlamento’dan geçirmemeliyiz. Her madde ayrıca görüşülmeli, tartışılmalı. Onun üzerine inşa edilmeli. Şahsen, benim de, zannediyorum büyük bir kesimin de ihtiyaç duyduğu husus ailenin korunmasıdır.

Aile toplumun temelidir. Aile de bir erkek bir kadın ve çocuklardan meydana gelir. 2 kadın, 2 erkek aile mevhumunun karşılığı değildir. Adına ne derseniz deyin bunu aile diye kabul etmem. Çünkü toplum giderek zaafa uğramaya başladı. Nüfus artışları da azalmaya başladı. Yani tek ebeveynli aileler. Annesi var, babası yok. Bu konuda toplumda hem ahlakın, ahlâkla birlikte ailenin korunmasının elzem olduğunu düşünüyorum.

‘Başka bir niyet gerektirir’

Cumhurbaşkanlığı seçiminde 4 adaylı bir yarış olacak görünüyor. Muharrem İnce’nin adaylığı Millet İttifakı’nı nasıl etkiler?

4 adayın seçime girmiş olması, ister istemez neticeyi birinci turda etkileyecek gibi gözüküyor.

Ben normal şartlarda geçen sefer (2018 seçimleri) aday olmazdım ama o günkü koşullarda herkes aday oldu, ben de oldum. Seçimi kazanmayacağını bile bile bir seçime girmek başka bir niyet gerektirir. O da cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemektir burada, başka bir şey olmaz. Yani o zaman niye giriyorsunuz? Ben 1 milyon ile 2 milyon 3 milyon oy alacağım. Yani o niyetle girdiğiniz zaman kimden oy alacağınıza bağlı olarak denklem değişir. Ben bu içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı ve seçim sürecinden dolayı bu hesaplanarak yapılan bir iştir. Vazgeçerler mi, geçmezler mi göreceğiz.

Ata İttifakı adayı Sinan Oğan’ın pozisyonunu nasıl görüyorsunuz?

Aynı şekilde. Yani bir netice alınmayacağını bilmenize rağmen böyle bir ısrarda bulunmanız seçim neticesini, doğrudan doğruya cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemeye matuf bir çıkış. Onun da neticesini göreceğiz.

Seçim ikinci tura kalırsa, sizin için ikinci turun riski nedir?

Bu seçim tahminlerin ötesinde bir netice verecek diye düşünüyorum. Birinci turda dahi kazanma ihtimali var diye düşünüyorum. Çünkü vatandaşların büyük bir kısmı kamuoyu yoklamaları dahil kendi fikirlerini beyan etmekten endişe duyuyorlar. Başıma bir sıkıntı gelir mi? Benim yakınlarım zarar görür mü. Ben bu seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun tahminlerden daha fazla bir oy alacağını ve fark ortaya koyacağını zannediyorum.

Siz Millet İttifakı olarak aday belirleme aşamasında sağlam bir kriz yaşadınız. Krizi aştınız ama tortusu kaldı mı?

Yani ben elbette bazı yerlerde krizler çıkıyor. Bunlar oluyor ama aşıldı. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ittifak sağlandı. En önemli konu oydu. Diğer partiler de kendileri seçimlere girecekler, orada da bir meselemiz yok. O halde kavga edecek bir problem yok ki. Ha partilerin kendi içlerinde bu olur. Her partide de gruplar vardır.

Aday gösterilirken üzerinde tereddüt ifade edilen kişiler vardır. Bunlar sizlere bir yerden oy getirir ama bir yerden de oy kaybettirebilir. Ama bunlar Altılı Masa’nın krizidir diye düşünmemek lazım.

İYİ Parti; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın “icracı başkan yardımcısı” olacağını sık sık vurguluyor. Siz bu vurgudan rahatsızlık duyuyor musunuz?

Hayır. Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir ayrımın olmayacağını tavrıyla belirledi. Yani seçime gider, siyasi partilerin aldıkları neticeye göre de bakanlar arasında bir dağılım yaparız.

Orada müzakere edilir, konuşuluyor. Yani şimdiden seçimin ne olacağı belli değilken,bakanlıkları paylaşmak falan doğru bir yaklaşım değil. Meral Hanım da belki geçmişte bir kez söylemiş olabilir ama artık “Kesinlikle böyle bir iddiam yok artık” diyor. Ben bu ifadesine şahit oldum. Onların parti içinde başka iddiası olanlar vardır ama bu seçimden sonra belli olur. Seçimden önce bu müzakereyi münakaşayı yapmak bize fayda değil zarar getirir, ihtilaf çıkarır.

“Çok erkek partisi” görünümdesiniz. Bu seçimde, seçilebilir yerlerden kadın adaylarınız olacak mı?

İnşallah olacak. Bir defa önce seçilmemiz lazım. GİK’te (Genel İdare Kurulu) yüzde 10-15 kadın yoğunluğu var fazla değil ama bu sefer bizim mutlaka seçilebilecek yerlerden bayan adaylarımız olacak. İnşallah netice alırız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir