Prof. Dr. Halim Orta: ‘Kuraklık göç getirecek’

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, 22 Mart Dünya Su Günü’nde, ‘Bekleyen tehlikeye birlikte dur diyelim’ konulu kuraklık paneli düzenledi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ile kurum müdürleri ve davetlilerin katıldığı etkinlikte konuşan Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, depremde ülkenin çok canının yandığını, çok üzüldüğünü belirterek, kuraklığın unutulduğunu söyledi.

“GÖÇLERE KADAR SÜRER GİDER”

Kuraklığın çok sıkı geldiğini ifade eden Orta, “Dünyanın tanımladığı 31 doğal afetin içerisinde tüm canlıları oluşturduğu olumsuzluk nedeniyle birinci sıradadır. Deprem falan değil, kuraklık. Neden biliyor musunuz? Tüm canlıları etkiler, çok sinsi gelir, ne kadar kalacağı belli olmaz. O çaresizlik içerisinde ne kadar süreceğini de bilemezsiniz ve o çaresizlik de göçlere kadar sürer gider. Trakya’da böyle bir sonu bekliyorum. Doğaya karşı doğaya rağmen bir mücadele olmaz. Bizim planlamadığımız, planlayamadığımız nüfusu ve sanayiyi hiç merak etmeyin doğa planlayacak ve ters göç Trakya’dan çok uzun sürmeyecek. Nüfus artışı ile beraber de 2060 yılına kadar artacağız. 2060 yılından sonra Türkiye’nin nüfusu azalmaya başlayacak. Bence Trakya’nın en fazla şurada çekeceği 20 yıllık bir sıkıntısı var. 2040 yılından itibaren herkes geldiği yere geldiği gibi geri dönecek. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir” dedi.

“YAĞIŞLARDA YÜZDE 75 ORANINDA AZALMA VAR”

Trakya’da ciddi bir kuraklık yaşandığını söyleyen Orta, “Bu kuraklığı sıcaklık ve yağış verileriyle ortaya koyduğumuzda görüyoruz ki su yılının başlangıcı olan 1 Ekim 2022 yılından itibaren aylık ortalama sıcaklıklarda 2-3 santigrat dereceye varan artışlar yağışta ise yüzde 75 düzeyinde azalmalar olduğunu görüyoruz. Yani uzun yıllar ortalamasının sadece yüzde 25’i kadar yağış aldığını görüyoruz. Nereden görüyoruz, toplam 5 aylık rakama baktığınızda olması gereken 320 milimetre yağışın biz sadece 80 milimetre civarını almışız. Bu meteorolojik kuraklık olarak belirlenen bu kuraklık halihazırda bölgede tarımsal, yani özellikle bitkilerin, hububatın gelişmesi için ihtiyacımız olan suyun sağlanmamasında dolayısıyla tarımsal kuraklıkta ve yeraltı su kaynakları ile birlikte yer üstü su kaynakları baraj ve göletlerdeki su seviyelerin azalmasıyla tanımlanan hidrolojik kuraklıkta da ciddi sıkıntılar oluşturuyor” diye konuştu. 

“MODERN SULAMA TEKNİKLERİNİ KULLANMAMIZ LAZIM”

Orta, halk arasında vahşi sulama diye anılan tava sulama yöntemlerinden derhal damla sulama yöntemlerine geçilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu konuda üreticinin çok ciddi desteklenmesi lazım. Hem altyapının kurulması, yani sulama sistemlerini kurulması hem de bunların işletilmesi noktasında destek olmamız lazım. Yapılan desteklerin yerli yerine gidip gitmediğini çok iyi kontrol etmemiz lazım. Eğer biz halihazır mevcut sulama yöntemlerimizden bahsettiğimiz bu damla sulama yöntemine geçersek, sulama suyunda 3’te1 oranında mutlaka ve bunun ötesinde yarıya yakın olanlarda su tasarrufu sağlayabileceğimiz gayet aşikar. Ama dediğim gibi ehli insanlarla çiftçiyi ve üreticilere kurumların desteğiyle bu işin sadece kurulması değil, sonraki işletim süreçlerinde de mutlaka onların yanında olmalı ve kredi sistemini mutlaka faaliyete geçirmemiz lazım. Çünkü biliyorsunuz üreticilerin hali yüksek tarımdaki tarımsal gelirlerdeki yüksek enflasyondan dolayı maalesef çok iyi değil” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir