ABD’li başarılı oyuncu Jennifer Lawrence’ın (32) beş yıl önce sinema ve televizyon yapım şirketi Excellent Cadaver’i kurmaktaki amacı, kadınları istihdam etmek ve kadın hikâyeleri çekmekti.
Bu nedenle de insan hakları ellerinden alınan kadınlarla ilgili haberleri merakla izliyordu. Ağustos 2021’de ABD ordusunun 20 yıllık varlığının ardından Afganistan’dan çekilmesinden sonra Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi de aktrisi en çok kadınlar açısından endişelendirdi.
Nitekim Taliban iktidara gelir gelmez kadınların eğitim hakkını, kamuda çalışma hakkını, hatta sokağa peçesiz ve erkek refakatçi olmadan çıkabilme haklarını bile kaldırdı. Lawrence ile yapımcı ortağı Justine Ciarrocchi de Afganistan’daki kadınlara yönelik zorbalığı unutulmaması için belgesel yapmaya karar verdi.
MANİ’YE YOLLADILAR
Afgan film yapımcısı Sahra Mani’nin 2019 yapımı “A Thousand Girls Like Me” belgeseli, Lawrence ve Ciarrocchi’nin dikkatini çekti. Belgesel, Afganistan’ın başkenti Kabil’de kendisine cinsel tacizde bulunan babasına karşı yasal işlem başlatmaya çalışan bir kadını anlatıyordu.
Sahra Mani ise Kabil’in çökmesinden birkaç gün önce Avrupa’daki bir film festivaline katılmak için evinden ayrılmıştı. Şimdi Fransa’da yaşayan Mani, Afganistan’dan ayrılığını “Ülkeme döneceğime o kadar emindim ki penceremi bile kapatmamıştım” diye anlatıyor.
Yönetmenle bağlantı kuran Jennifer Lawrence ve Ciarrocchi, onun Afganistan’daki kadınların cep telefonlarıyla gizlice çekip yolladıkları videoları arşivlediğini öğrenince hemen harekete geçtiler. Ülkesindeki birçok kadının Taliban yönetiminde öldürüldüğünü, kaybolduğunu, işkence gördüğünü belirten Mani, belgesel konusunda Lawrence ve Ciarrocchi ile anlaştı.
‘ÖLDÜRSEN İYİDİR’
En büyük sorun ise Afganistan’da videoları çeken kadınların güvenliğiydi. Örneğin bir videoda, bir kadın katıldığı protesto eyleminin ardından kendisini gözaltına alan Taliban militanına “Sen sadece kadınları eziyorsun” diye karşı çıkıyordu.
Militan ise “Kes sesini, seni öldürürüm” diye bağırıyordu. Kadının cevabı, “Eğitim hakkımızı yok ettiniz, beni öldürsen daha iyi” oluyordu. Mani’nin Afganistan’ın her yerinden topladığı görüntülerle hazırladığı, Lawrence ile Ciarrocchi’nin yapımcılığını üstlendiği “Bread and Roses” (Ekmek ve Güller) belgeseli 76. Cannes Film Festivali’nde gösterildi.
Mani galada “Taliban diktatörlüğü altında sessiz kalan kadınların sesi olun, diktatörlük altındaki hayat, görmezden gelemeyeceğimiz acımasız bir gerçek” derken; Vahideh adlı yazarın da belgeselde “Kadınlar kendi tarihlerini yazmalı” cümlesi, yapımın önemini gösterdi.
Öte yandan belgesele konu olan ve aralarında diş hekimi Zehra’nın da bulunduğu üç kadının başlarına bir şey gelmeden Afganistan’dan ayrıldıkları belirtildi.
HOLLYWOOD’TA AZINLIKLAR
Jennifer Lawrence’ın yapımcı ortağı Justine Ciarrocchi, halen pazarlaması için çalıştıkları belgeselden söz ederken, “Jennifer’in platformunun sorumluluğunu, diğer kadınlara fırsatlar veren bir kadın olarak çok ciddiye alıyoruz” dedi. Ama Lawrence ile Ciarrocchi, kadın yapımcı ve yönetmen olarak Hollywood’da hâlâ azınlıkta bulunuyorlar. ABD Televizyon ve Film Kadınlarını Araştırma Merkezi’nin 2022’de yaptığı bir araştırma, en çok hasılat yapan filmlerde kadın yönetmen, yazar ve yapımcıların yalnızca yüzde 24’ünü oluşturduğunu gösterdi; ki de bu da 2021’e göre bir düşüş demek.
‘YAŞANANLAR UNUTULMASIN İSTEDİK’
Yapımcısı olduğu “Ekmek ve Güller” belgeselinin Cannes Film Festivali’ndeki gösterimine katılan Jennifer Lawrence şunları söyledi: “Afganistan’daki kadınların Taliban zulmünde yaşadıklarını haberlerden izlerken kendimizi çaresiz hissettik. Farkındalık yaratmak için de bu kadınların içinde bulunduğu kötü durumu, haber döngüsünden çıkarıp insanların ruhlarına aktarmak istedik. Bu hikâyenin bir sonu yok, sorun hâlâ devam ediyor. Afganistan’da her şey birden çöktü, bizi bu ülkelerden ayıran tek şey ise demokrasi ve bu da geri gidiyor. Gözümüzü bireysel özgürlüklerin üstünde tutmalıyız.”
Belgeseli dünyaya pazarlamak zor olsa da Cannes’dan başlayarak daha geniş bir dağıtıma ulaşmaya çalışan Lawrence, bir anne olarak da yapımdan etkilendiğini söyledi. 2019’dan bu yana sanat galerisi yönetmeni Coose Maroney ile evli olan aktris, oğlunu 2022’de kucağına aldı.