DİYARBAKIR – Hevsel Bahçeleri, Mezopotamya’nın tarihini ve kültürel önemini yansıtan önemli bir yer. 8000 yıllık bir geçmişe sahip olan ve aralıksız tarım yapılan Hevsel Bahçeleri, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilerek koruma altına alındı.
Ancak 2023 yılı itibariyle Hevsel Bahçeleri’nde endüstriyel tarımı destekleme amacıyla miras alanında iş makineleri ve nakliye araçlarının geçebilmesi için geniş yollar açıldı. Bahçelerin çevresinde gelişen rekreasyon amaçlı kafe, restoran, millet bahçesi gibi düzenlemelerin yanı sıra endüstriyel tarımın hızla yayılması, Hevsel Bahçeleri’ndeki alanın geleceğini de tehlikeye attı. Yıllara göre küçük parselli bostanlardan oluşan tarım arazileri, daha büyük parselli mısır alanlarına dönüştü. Tüm bunların yanında mısır hasadı sonrası tarlada çıkarılan anız yangınları nedeniyle alanda yaşayan canlı türleri ve yavruları da ölüme terk edildi. Kentteki sivil toplum kuruluşlarının Hevsel Bahçeleri’nin kadim tarihini korumak için yaptığı tüm açıklamalar ve suç duyuruları ise çoğu zaman sonuçsuz kaldı.
Peki, Hevsel Bahçeleri bu aşamaya nasıl geldi ve geri dönüş mümkün mü? Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Abdussamed Ucaman yanıtlıyor.
‘BİN YILLARDIR SÜREGELEN TARIMI BİTİRDİLER’
Hevsel Bahçeleri’ndeki endüstriyel tarım uygulamaları nasıl ve ne zaman başladı?
Hevsel Bahçeleri, bahçe kültürü şeklinde bir üretim ve tarım sistematiğine sahip. Bu sistem yerleşik kesim tarafından bin yıllardır sürdürülüyor. Bu nedenle de UNESCO burayı tarımsal peyzaj alanı olarak değerlendirdi. Ancak bu sistematiğin insanla var olduğunu biliyoruz. Bir taraftan 6 mahallenin hükümet tarafından boşaltılıp yıkılması ve hemen sonrasında Fiskaya Mahallesi’nin yıkımına girişilmesi, o bölgede ciddi insansızlaştırmaya neden oldu. Yani Hevsel Bahçeleri’nde ekim yapan kesimin evlerini yıkarak onları oradan uzaklaştırdılar. Hevsel Bahçeleri’ndeki bin yıllardır süregelen tarımı da böylece bitirdiler. Burada oluşan boşluktan yararlanan kimi kesimler oldu. Boş olan araziler bu kesimler tarafından mısır ekilerek değerlendirilmek istendi ve süreç böyle başladı.
Bölgedeki tarım arazilerinin endüstriyel tarıma dönüşümüyle ilgili bir planlama ve izin süreci izlendi mi?
Herhangi bir planlama ve izin süreci gerçekleştirilmedi. Sadece yurttaşın ektiği küçük araziler, birileri tarafından toplanarak geniş arazi parçasına dönüştürüldü ve mısır gibi endüstriyel ürünlerin ekimi yapıldı. Dolayısıyla Hevsel Bahçeleri’nde bahçelerin kaldırılarak oluşturulan geniş arazi sistemi, bahçe kültürünün yok olması üzerinde bir baskı oluşturdu.
‘ARTIK YASADIŞI NARKOTİK ÜRÜNLER DE EKİLİYOR’
Endüstriyel tarımın Hevsel Bahçeleri üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
Bir taraftan ekolojik alanın yok edilirken diğer taraftan kadimden beri gerçekleştirilen ve kenti besleyen ana unsurlardan olan bahçe ekim sistematiği yok edildi. Bu durum, UNESCO raporuyla da teyit edildi. Ekolojik alan dediğimiz o bölgelerde flora ve fauna, endüstriyel ürünlerin ekimiyle birlikte ciddi zararlar gördü. Geniş araziler isteyen endüstriyel ürünler, bahçe kültürü içerisinde yaşayan canlılar üzerinde baskı oluşturdu. Buna kirpilerden baykuşlara, tilkilerden diğer canlılara kadar çeşitli örnekler verilebilir.
Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmesi ve sonrasındaki süreçte nasıl değişiklikler yaşandı?
Aslında ilk dönemlerde alan yönetimi oluşturulmuş, yerel aktörler ve bu konu hakkında uzmanlıkları olan kesimlerin tümü ile ortak bir sistematik hayata geçirilmişti. Ancak hükümetin mahalle kıyımlarına girerek o bölgeleri ticari alanlara çevirme isteği ve hedefinin önüne geçilemedi. İnsanların uzaklaştırıldığı bölgeler, farklı suç unsurlarının oluşacağı yerlere dönüştü. Biz endüstriyel ekiminden bahsediyoruz ancak orada son birkaç yıldır yasadışı narkotik ürünler de ekiliyor. Salt kendi ticari çıkarları yüzünden yıktırılan mahalleler ve bunun sonucunda ortaya çıkan boşluk ve bu boşluktan da bu kentin hayrına olmayan durumlar ortaya çıktı. Bu olumsuzluk, Hevsel Bahçeleri’nde bahçe kültürünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmasına neden oldu.
‘HÜKÜMET VE İLGİLİ RESMİ KURUMLAR UMURSAMIYOR’
Hevsel Bahçeleri’nde neden mısır ve benzeri endüstriyel ekimler yapılıyor? Hasadının ardından tarlada çıkarılan yangınların Hevsel Bahçeleri’ne yönelik etkileri neler?
Mısır ve benzeri endüstriyel bitkiler geniş alanlarda rantabl olarak uygulanabiliyor. Ancak Hevsel ve benzeri bölgelerde, aslında ekim yapılsa dahi rantabl bir sonuç elde edilemiyor. Yani bu ürünü Hevsel’de ektiğinizde ciddi bir kar marjı da elde edemiyorsunuz. Kar marjı elde etmek isteyenler de bunu görmüş olacak ki, diğer bahçeleri de her yıl kendi bahçelerinin içine katarak, o bahçelerdeki ağaçları keserek geniş bir arazi elde etmek istediler. Böylece Hevsel, bahçe kültüründen uzaklaştırıldı ve tarımsal ekim hafızası yok edildi.
Bu bölgede daha öncelerde yangınlar yoktu ancak son birkaç yıldır oluşmaya başladı. Bu da mısır saplarının araziden kaldırılması için bir çeşit anız yakımı sonucunda ortaya çıktı. Ama kamuoyunda da sadece saplarının yanmadığını, oradaki diğer bahçelerde yer alan ağaçların da yandığını açıkça görebiliyoruz. Sadece bahçeler ve ağaçlar değil, orada yaşayan canlıların da bu yangından nasibini aldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu durum hem ekolojik alan üzerinde tahribata, hem de tarımsal alan üzerinde ciddi sıkıntılara yol açıyor. Aynı zamanda topraktaki mikro sistematik de etkileniyor. Bu konuda herhangi bir önlemin alınmadığı aşikar. Yani hükümet ve ilgili resmi kurumlar umursamıyor.
Sivil toplum kuruluşları ve yerel halk, bu konudaki endişelerini nasıl dile getirdi ve ne tür adımlar attı?
Yıllardır bu konuda sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar ısrarla doğru yöntemin bu olmadığını, endişelerini ve kaygılarını dillendiriyor. Ancak ilgili kurumlar bu konuda somut bir girişimde bulunmuyor. Aksine bu alanlarla ilgili zaman zaman rezerv konut alanları ya da kent parkları şeklinde Hevsel Bahçeleri’ni değerlendirmek istiyorlar. Bu konuda biz sivil toplum kuruluşları olarak davalar açtık. Haklı olduğumuzun anlaşıldığı ve bazı bölgelerde istedikleri sonuçları alamadıkları durumlar oldu. Böylece Hevsel Bahçeleri’nin belli kesimlerini kurtarabildik. Kısacası Hevsel Bahçeleri’ndeki ciddi risk ve tehditleri her an yaşıyoruz. Rant uğruna bu kadim bahçe kültürünün nasıl yok edilmek istendiğini biliyoruz ve bu, bürokratik yöntem ve baskılarla yapılıyor. Bu yüzden bizler bu kentin meskun ve sakinleri olarak bu tür müdahalelere karşı daima duyarlı olmak zorundayız. Birkaç rantçı ve menfaatçinin salt kar uğruna bu yerleri yok etmesine izin vermeyeceğiz.
‘TÜM KURUMLARIN ORTAK HAREKET ETMESİ GEREKİYOR’
Hevsel Bahçeleri’nin kadim tarihini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için neler yapılabilir, geriye dönüş mümkün mü?
Bu noktada tüm kurumların ortak hareket etmesi gerekiyor. İlk etapta gerçekleştirilmesi gereken bir sempozyum ve hemen sonrası ortak planlamalar ile ancak bir sonuç alınabilir. Hevsel Bahçeleri’nin sahipsiz bırakılmasıyla birlikte nasıl sonuçların ortaya çıkabildiğini son 8 yılda tecrübe ettik. Bu kentin valisi başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının bu duyarlılık içerisinde olmadığı sürece Hevsel Bahçeleri’nde geriye dönüşün mümkün olmadığını görebiliyoruz.
Hevsel Bahçeleri’ne yönelik konut rezerv alanı ve park yapımı gibi iki ayrı girişimin olduğu sırada dönemin valisinin, ‘Gittim, gördüm. Aslında güzel şeyler olacak’ demesini buna bir de örnek olarak gösterebiliriz. Gerçekten biz buna izin vermiş olsaydık şimdi Hevsel Bahçeleri’ndeki tüm alan işgal edilmiş olacaktı. Bu yüzden duyarlı olmak, sahiplenmek gerekiyor. Bu halkın ve coğrafyanın yararına olan her şeyi desteklemek gerekiyor. Ancak zarar vermek isteniyor ise de karşı durmak gerekiyor.