Lokmamızı Saymaya Az Kaldı: Pazarda, Markette Gıdaya Zam Dalgası Yolda

Asgari ücret zammı ile bir kesim zam dalgasından tedirgin olurken, zamların yüklenmeye başladığı bilgisi asgari ücretten önce de biliniyordu. Tarımdaki gelişmeler, maliyetlerdeki artışlar, deprem felaketlerinin etkileri, kurlardaki yükselişler derken siyasetin çok sevilen söylemi ‘dip dalga’ ekonomide geçerliliğini koruyor. Gıda enflasyonunda dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye’de yeni zamlarla geçinmek giderek zorlaşacak gibi görünüyor. Yakın dönemde gerçekleşen seçimlerin, ev içinde sohbet ortamlarını etkilediği bir gerçek olurken, daha acı olan ise yoksul kesimin ötekileştirilmesiydi.

Gıdada beklenen zam dalgası yola çıktı.

Türk-İş’in açlık sınırı olarak nitelendirdiği dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması Mayıs ayında 10 bin 362 olarak açıklanmıştı. 

Tüm girdilerde döviz, akaryakıttaki artışlarla destek bulan yükselişler, vatandaşın sofrasına mutlaka oturacak.

Dünyanın en çok ekmek tüketilen ülkesi olan Türkiye’de, başta temel gıda olmak üzere zamlar yolda.

Ekmeğe 2022 yılında yaklaşık yüzde 70 zam gelmişti. 350 gram ekmek 2011 yılında 1 liraya satılırken, 12 yılda yüzde 733 artışla, 2023 yılında 210 gramın 5 liraya satılıyor. 

Buğdayda Türkiye’nin kendine yeterliliği yüzde 80 seviyesinde. Türkiye’de buğday üretimi 2020’de pandemide 20,5 milyon ton olurken, bu yıl da bu seviyede kalması bekleniyor.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kılıç’ın aktardığına göre, Türkiye sebze, meyve dışındaki tarımsal ürünlerde ithal bağımlı olurken, yılda yaklaşık 20-25 milyon ton hayvan yemi olarak ot ithalatı yapılıyor.

Buğday ve arpa için taban fiyatları açıklandı ancak üretici memnun olmadı.

Üreticiden açıklanandan düşük fiyattan almak isteyenler dışında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alıcı olurken, randevu alınamıyor.

TMO’nun depolarındaki buğday miktarı ve ne kadar alacağı bilinmiyor.

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Remzi Suiçmez ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın görüşlerinde, maliyet artışlarından daha çok TMO’nun stok bilgilerinin şeffaf olmamasıyla alımlarda halen belirsizliğin çiftçiyi zorladığı öne çıktı.

Türkiye, gıda enflasyonunda dünyanın lider ülkeleri arasında yer alıyor.

Bu verileri sosyal medyada paylaşan küresel hesaplara da yorumlar gecikmiyor.

?

?

İstanbul’da geçinebilmek giderek zorlaşıyor.

İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından yapılan İstanbul Barometresi araştırmasına göre, Mayıs ayında katılımcıların yüzde 24,3’ü ödemelerini yapamayarak borçlandıklarını, yüzde 11’i pek geçinemediğini, yüzde 40,4’ü ‘kıt kanaat’ geçinebildiğini belirtti.

İstanbul’da yaşayan katılımcıların sadece yüzde 24,1’i geçinebilirken, tasarruf da edebildi. 

İPA araştırmasında katılımcıların yüzde 30,1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini düşünürken, yüzde 31,6’sı değişim beklemedi. Ancak ilk sırada yüzde 38,2 ile kötüleşecek diyenler geldi. Ekonomide iyileşme bekleyenler, Nisan ayında yüzde 48,5 olmuştu.

Mayıs ayında evlerin yaklaşık yarısında seçim konuşulurken, seçimi takiben yüzde 34,5 oranında da ekonomik sorunlar konuşuldu. Nisan ayında ekonomik sorunlar en çok konuşulan konularda ilk sırada yer almıştı.

Katılımcıların yine yüzde 48,4’ü İstanbul’un gündeminin ekonomik sorunlar olduğunu söyledi. İstanbul’un gündeminde ikinci sırada yüzde 18.5 ile seçim, ardından da yüzde 12.3 ile İBB’nin yıktığı ‘kamuya ait alanlardaki kaçak yapılar’ geldi.

Siyaset gündeminde yoksulluğa, nefret söylemi de eklendi.

Birgün’den Berkay Sağol’un aktardığına göre, Derin Yoksulluk Ağı’nın çalışmalarında seçim gündeminde yoksullara karşı yükselen nefret söyleminin mücadeleye set çektiği belirtildi. 

Derin Yoksulluk Ağı tarafından hazırlanan raporda, 24 madde sunulurken, öne çıkanlarda yoksullukla mücadelenin politikalarla desteklenmesi, 0-6 yaş eğitimi, eğitime devam edemeyen yüzbinlerce kız çocuğuna destek olunması, çocuk işçiliğiyle mücadele, yoksulluk ‘damgalama, acıma ve eşitsizlik’ duygularını vurgulayan kampanyaların engellenmesi, okullarda ücretsiz öğün, bebek temel bakım ihtiyaçlarının karşılanması, kronik açlıkla mücadele ve yoksul kesimlerin, nitelikli, temiz ve sağlıklı gıdaya sürdürülebilir şekilde erişimi yer aldı.

Dün yüzde 34 zam ile açıklanan yeni asgari ücretin yoksulluk sınırıyla arasındaki fark, 2022 yılı başından bu yana yükselmeye devam ediyor.

Beklenen zamlara TÜİK verileri de ışık oluyor: Tarımsal girdi fiyat endeksi artmaya devam etti.

Tarım-GFE’de 2023 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 0,63, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 9,74, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 40,20 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 97,43 arttı.

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi de aylık yüzde 2,14, yıllık yüzde 50,79 artmıştı.

Ekonomide yeni yönetimle rasyonel bir ortama dönmeyi bekleyen vatandaş için bu geçiş beklenenden uzun ve zorlu geçer mi sizce? Yorumlara bekliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir