Ülkemizi acıya boğan deprem felaketi sonrası bir yandan yaralar sarılmaya çalışılırken, bir yandan da başta İstanbul olmak üzere olası depremlerle ilgili peş peşe yapılan açıklamalar paniğe neden oluyor. Özellikle İstanbulluların her an deprem olacakmış korkusuyla yaşadığını belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Firdevs Seyfe Şen, günlük yaşamı olumsuz etkileyen bu durumla baş edebilme yollarını şöyle anlattı…
Dr. Firdevs Seyfe Şen
Öncelikle yaşadığınız evin güvenli olup olmadığını öğrenin
Olası İstanbul depremiyle ilgili bu kentte yaşayan herkes yoğun bir kaygı duyuyor. Bu yüzden birçok kişi güvenli bölgelere taşındı. Evlerinde yaşamaya devam edenlerin birçoğu ise her an deprem olacakmış endişesi yaşıyor, bazen sallantı hissi yaşıyor, uyumaya korkuyor, uykudan korkuyla uyanıyor ya da en ufak bir sesten irkiliyor. Bu sorunları yaşayan ve İstanbul’dan başka şehre taşınamayanların yapabileceği en iyi şey, ellerinden ne geliyorsa odur. Yaşanılan ev, yaşanılan bölge ciddi anlamda değerlendirilmelidir. Evin güvenliğini öğrenebilmek adına ilgili yerlerden rapor alınmaya çalışılmalıdır.
Düzenli tatbikat yapın
Depreme hazırlıkta tatbikat yapmak önemli. Rutine dönüşmeyen bir şeyi deprem anında yapmak çok zordur. Bu noktada zaman zaman ev içerisinde tatbikatlar yapılmalıdır.
Pozitif olmaya çalışın
Deprem kaygısıyla baş etmede kişiye yardım edebilecek en önemli şey pozitif psikolojidir. İnsan doğası gereği sürekli yapamadıklarıyla uğraşır, yaşayamadıklarıyla, elde edemedikleriyle uğraşır. Ancak bu gibi dönemlerde bunun hiçbir katkısı olmayacak, kişiyi daha çok kaygılandıracak ve stresi artıracaktır. Bu nedenle akla böyle bir sıkıntı, korku geldiğinde kişi kendi adına yapabildiği şeyleri kontrol etmelidir ve kontrol edemediklerine uzun süre takılmamalıdır.
Günlük hayatta mümkün olduğu kadar kişinin kendine iyi gelebilecek aktivitelerle meşguliyeti fayda sağlayacaktır. Bazen kaygı oldukça yorucu olabilir. Yoğun stresle baş edebilmek için kişinin kendisini fark etmesi ve farkındalığını geliştirmesi çok önemlidir. Pozitifte kalmak ve psikolojik sağlamlığı geliştirmek için vakit ayrılmalıdır. Bu yapılanlar kaygıyı ve korkuyu azaltacaktır fakat tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Sonuçta korku, insanları tehlikeye karşı hazır olmaya iten bir etkendir, gereğinden fazla olmadığı takdirde önemlidir. Ancak korku günlük yaşam rutinini aksatacak duruma geldiğinde psikolojik destek alınmasında yarar vardır.